Basın Açıklaması

Basın Açıklamaları

Basın Açıklaması

Basın Açıklaması

Dünya siyasi tarihi haksız bir oldu-bitti ile bir daha karşı karşıya bırakılmak isteniyor. Lobilerin elinde bir piyon durumuna düşmüş, ellerinde milyonlarca insanın kanı bulunan bir devlet başkanı, tamamen siyasi nedenlerle ve tarihi gerçeklere tamamen zıt bir surette başka bir ülkeyi soykırım ile ne kadar da rahat suçlayabiliyor?

Hem “Bu mesele siyasetçilerin değil, tarihçilerin işidir. Geliniz, bütün ülkelerin arşivlerini açalım, sorun bütün açıklığıyla ortaya konsun” diye ısrarlı tekliflerimize kulaklarını tıkayıp, bugüne kadar kendi yaptıklarının ve hala insafsızca yapmaya devam ettikleri cinayetlerin, operasyonların görmezden gelineceğini sanarak maalesef utanmadan böyle ortaya atılabiliyorlar.

1071’den bu yana kendilerinin tarih boyunca asla yapmadıkları bir toleransla dini özgürlükleriyle aramızda barındırdığımız, hatta dünyanın farklı bölgelerinde zulme uğramış Ermeni toplumuna kucak açtığımız gerçekliğini tamamen art niyetli ve kirli bir hesapla görmezden gelerek, Ermeni toplumunun katliamları karşısında o günün şartlarında alınabilecek en ehven tedbirleri bugün sorgulamaya kalkışmak kelimenin tam anlamıyla ahlaksızlıktır.

Osmanlı İmparataorluğu’nun çok daha muktedir olduğu bir dönemde kendilerine ilişilmediği, Fatih Sultan Mehmet tarafından kendileri lehine bir emanname bile neşredilen bir etnisite, peki ne olmuştur da 1915’te tehcire tabi tutulmuştur, sorgulanması gerekmez mi?

Birkaç yıl önce Papa’nın soykırım açıklaması, ardından Avrupa Parlamentosu’nun (AP) ve bazı Avrupa ülkelerinin parlamentolarında soykırım yalanını onaylamalarının ardından bu kez Amerikan yönetiminin de bu yalan ve iftira kervanına dâhil olması hiç şaşırtıcı değil. Bir kere daha Haçlı dayanışmasının yüzyıllar boyunca iliklerine kadar işlemiş bir nefretin ve kirli hesapların dışa vurumuyla karşı karşıyayız.

Kendi geçmişlerindeki haçlı seferleri, din savaşları, engizisyonlar, toplama kampları ve kanlı sömürgecilik sayfalarına hiç bakmayan, hatta bugün bile utanmadan arka bahçeleri olarak gördükleri bölgelerde okyanus ötesinden kirli ellerini uzatarak organize ettikleri iç savaşlar, karışıklıklar, darbeler ve fabrika üretimi terör örgütleri ile her türlü kanlı oluşumları destekleyen bu mimsiz medeniyet temsilcileri, bir cihan imparatorluğu yıkılırken tetiklenen olayları değerlendirip adil ve sağlıklı hüküm verecek ahlâkî yeterliliğe hiçbir zaman sahip olamadılar.

Bizler asıl meselenin sade bir iftira kampanyasından ibaret olmadığının çok iyi farkındayız. Dağlık Karabağ’da yıllar süren Ermeni işgali ve katliamları karşısında sessiz kalan bu odaklar, o toprakların kardeş Azerbaycan ve Türkiye dayanışması ile özgürlüğüne kavuşturulmasının hazımsızlığını yaşıyorlar.

Stratejik Ortak maskesi altında, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı her kavşakta düşmanlarını destekleyen, hatta onları silahlandırmaktan geri durmayan bir zihniyetin farklı niyetleri olduğu çok aşikârdır.

Hedef yüzyıllardır olduğu gibi inşallah yakın gelecekte de İslâm dünyasını yeniden toparlayacak bir Türkiye’nin yükselişinin önlenmesidir. İçimizdeki işbirlikçi hainler ve sınırlarımızın dibinde besledikleri terör örgütleri aracılığıyla kurmaya çalıştıkları kantonlarla Türkiye’yi kuşatmayı ve durdurmayı, İslam dünyasından koparmayı hedefleyen Haçlı dayanışması bu kirli emellerine asla ulaşamayacaktır.

Doğusuyla batısıyla bu aziz ve necip millet, İslam dünyasındaki tüm paydaşlarıyla 15 Temmuz’da olduğu gibi bu yüzsüzlere gereken cevabı her zaman vermeye hem hazır, hem muktedirdir.

66 ülkede 354 STK üyesi bulunan bir çatı kuruluş olarak, bu gibi söylemlerin milli birlik ve beraberliğimize asla zarar veremeyeceğini, Türkiye’nin kendi coğrafyasında ve İslam dünyasında yükselişini kesinlikle durduramayacağını bir kez daha yüksek sesle ifade ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

İDSB