Basın Açıklamaları
Hindistan, Küresel Barış ve İstikrarı Tehlikeye Atıyor
Hindistan son aldığı karar ile anayasasında radikal bir değişikliğe giderek Cammu Keşmir’i “Hintlileştirme” adımı olarak nitelendirilebilecek bir hamleyle bölgenin özerk statüsünü kaldırdı ve eyaleti iki ayrı bölgeye ayırdı. Bu değişiklik, uluslararası toplumun aksi yöndeki tüm kararlarına rağmen alınmış düpedüz bir “İlhak” kararıdır.
Hindistan tarihinde anayasasında yapılmış en önemli değişikliklerden biri olarak öne çıkan 370’inci maddenin kaldırılması, bölgedeki gerginliği artırmaktan başka bir işe yaramayacak, 70 yıldır yaşanan sorunlar nedeniyle acı çeken bölge halkını tekrar ateşe atacak ve zaten sıkıntı içinde olan dünya barışını tehlikeye düşürecektir.
Bölge için BM kararları doğrultusunda plebisit yapılmasına yönelik daha farklı ve adil çözüm odaklı yaklaşımlar gerekirken, Hindistan’ın bölgesel barış ve istikrar açısından ciddi sonuçlar doğuracak bu uygulamaya imza atması, ne uluslararası hukuka, ne de akıl ve mantığa uygun değildir. Muhtemelen Rusya’nın Kırım’ı haksız şekilde ilhakına uluslararası toplumun gereken etkili tepkiyi göstermemesinden cesaret alan bu yanlış karar bir an evvel düzeltilmezse, siyasi tarihin en yanlış adımlarından biri olarak tarihte yerini alacaktır.
370’inci maddenin kaldırılması demek, bölgeye zaten sınırlı olarak tanınan tüm hakların açıkça gasp edilmesi demektir. Hindistan Anayasası’nın 370’inci maddesi, Cammu Keşmir eyaletine en azından bir özerklik sunuyordu ve 70 yıldır yürürlükte bulunuyordu. Bu madde kapsamında eyaletin hiç değilse kendi anayasası, ayrı bir bayrağı ve dışişleri, savunma ve iletişim alanları dışında bağımsız politika üretme hakkı vardı. Maddeye sonradan eklenen 35A fıkrası ile eyalet yönetimine kendi belirlediği kişilere süresiz oturum izni verme hakkı tanınmış ve bu kişilere, devlet dairelerinde çalışma ya da mülk edinme gibi bir dizi hak vermişti.
Bu madde, aynı zamanda ülkenin tek, çoğunluğu Müslüman olan eyaletinin bu farklı demografik yapısını garanti altına alıyordu. Alınan bu karar nedeniyle demografik yapının 21. yüzyılda bu şekilde değiştirilmek istenmesi çok tehlikeli sonuçlar ortaya çıkaracak ve özellikle zaten diken üstünde duran Güney Asya barışını tehlikeye atacaktır.
Üstelik bölgenin bir de Cammu ve Ladaksh olarak iki bölgeye daha ayrılması, zaten karmaşık ve barışçıl bir çözüme ciddi ihtiyaç duyulan bu bölgede daha çok karmaşıklığa yol açacaktır.
Bu coğrafyada, toplumsal huzurun bir an önce sağlanması, masum insanların etkilenmemesi ve barış ortamının zarar görmemesini sağlamak ana hedef olmalıdır. Karanlık ve fitneci odakların saldırılarına ancak birleştirici ve barışçıl bir bakış açısıyla karşı durulabilir.
Bu sorunun çözümü, hem bölge halklarının refahı ve huzuru, hem dünya barışı adına uluslararası hukuk kuralları ekseninde ele alınmalı, uluslararası toplum bu soruna taraf olmalıdır. Hindistan’ın bu tavrından vazgeçmesi bu anlamda olumlu bir hareket olacak ve sorunların çözümü için önemli bir kapı açacaktır.
BM Şartı’nın en önemli referanslarından biri olan “Her toplumun self-determinasyon hakkı” kuralı sivil halk üzerinde baskı uygulanamayacağını vurgular. Jammu&Keşmir bölgesi için uluslararası toplumun üstelik iki kez üst üste aldığı referandum yapılmasını amir kararı, Hindistan tarafından gecikmeden icra edilmelidir.
Keşmir farklı planların veya kirli oyunların isteği doğrultusunda şekillendirilebilecek bir yer değildir. Bölgede barış ve istikrarın sağlanması için hem BM, hem de uluslararası etkili tüm mekanizmalar gereken çalışmaları yapmalıdır.
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) olarak, Hindistan’ı hiç vakit kaybetmeden diyalog ve ortak karar yoluyla barış ve istikrarı korumaya, tansiyonu düşürmeye yönelik adımlar atmaya ve uluslararası toplumun Keşmir hakkında vermiş olduğu kararlara uymaya ve tüm tarafları sorumluluk bilinci içinde sağ duyulu davranmaya davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.