Basın Açıklamaları
Kudüs Müslümanların Kırmızı Çizgisidir
Başkan Donald Trump, ABD’nin açıkça bir İsrail uydusu haline geldiği bir ortamda dünya barışını ve huzurunu tehdit eden sözde bir barış planı ile tekrar ortaya çıktı.
Güncel Neron, ülkesindeki mahkeme süreçleri nedeniyle kapana sıkışmışlığın bir tezahürü olarak iç politika dinamikleri uğruna İsrail lobilerinin desteğini almak amacıyla, başka bir ülkenin siyasetçisine destek sağlamak üzere dünya barışını ateşe atarken, uluslararası hukuku ve uluslararası demokratik tüm teamülleri yok sayarak İsrail’in işgalini ve yerleşim birimlerini meşru kılmaya yönelik barış süsü vermeye çalıştığı bir ilhak belgesini Filistinlilere dayatmaya çalışmaktadır.
Hür dünyanın gözü önünde kimin mülkünü ne hakla kime peşkeş çektiğini zerre düşünmeden, işgal devleti İsrail ve uydusu ABD işbirliğiyle sunulan ve Yüzyılın Anlaşması süsü verilen paçavra, Filistin’in şahsında tüm İslam dünyasını alenen yok saymakta, Müslümanların ilk kıblesi, peygamber yadigarı Kudüs’ü bir oldu-bittiyle kolayca ilhak edebileceğini sanmaktadır.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin Roma Statüsü ve Uluslararası Apartheid Suçunun ortadan kaldırılması ve Cezalandırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’de uluslararası toplumun üzerinde mutabık kaldığı esaslara, keza Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’nun İsrail’in Filistin Halkına karşı uygulamaları ve Apartheid Meselesi adlı raporlarına göre Filistinliler üzerinde İsrail rejiminin uygulamaları ABD’nin kural tanımayan himayesi altında açıkça etnik ayrımcılık suçunu teşkil etmektedir.
Dünya barışı adına oldukça sıkıntılı bir konjonktürde hiç başka sorun yokmuş gibi gündeme sokulan bu belge, İsrail’in yaptığı bunca zulüm yetmezmiş gibi adeta bir barış havarisi postuna bürünerek bir “işgal” devletinden daha öte bir kimlikle “apartheid” devletine dönüşen İsrail’in, Filistin’i fiilen ortadan kaldırmaya yönelik ABD eliyle pazarlamaya çalıştığı “uluslararası hukuksuzluk” belgesidir.
Her fırsatta Filistin halkına maddi manevi yaptırımlar uygulayan ve adeta Filistin halkını yok sayan İsrail, uluslararası maşalar kullanarak yüzyılın anlaşması ile haremimiz, ilk kıblemiz olan Kudüs’ü ilhak etmek istemektedir.
Kudüs’e yüzyıllar boyunca hizmet etme şerefine nail olmak için hangi coğrafyadan olurlarsa olsunlar hayırlı bir yarış içinde olmuş bir ümmetin mensupları olarak bu zulme karşı çıkıyoruz. Kudüs Filistin’in başkentidir ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Kudüs bize peygamber emanetidir. Kudüs bize bedeli asırlar boyunca kanla ödenerek Hz Ömer’lerden, Selahaddin-i Eyyubilerden, Sultan Abdülhamit Han Hazretlerinden miras kalmıştır. Kudüs satılık bir mal değildir.
ABD Başkanı Trump’ın sözde Orta Doğu Barış Planı ve Kudüs’ün İsrail’in bölünmez başkenti olarak tanınmasını asla kabul etmedik ve etmeyeceğiz. İçimizdeki hainlere rağmen bunu başaramayacaksınız.
ABD’nin Filistin’in bağımsızlığına karşı aldığı emperyalist, ayrımcı ve faşist tüm kararlar yok hükmündedir. Yapılan bu anlaşma yüzyılın anlaşması değil, yüzyılın despotluğu, yüzyılın zulmü ünvanıyla sadece yüzyılın kural tanımazlığıdır.
Filistin halkının, yıllardır maruz kaldığı korkunç adaletsizliğe karşı ortaya koyduğu destansı direniş ortadadır. Asıl hak sahibinin bu iradesi karşısında saçma sapan açıklamalar yapmak, sözde planlar hazırlayıp dayatmak bölgeye istikrarsızlık getirmekten başka bir işe yaramaz. Bu tür tek taraflı, hiçbir uygulanabilirliği olmayan sözde barış planlarının, sadece iç politika hesaplarıyla İsrail’i tatmin etmek amacını gütmekten öte hukuki bir karşılığı yoktur.
İDSB olarak başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm uluslararası kamuoyunu ve BM’i, insanlığın bugüne kadar sahip olduğu tüm insan hakları ve uluslararası hukuk müktesebatını ve diplomatik teamüllerini yok sayarak, dünya barışını tehdit eden bu tür hesapsız adımlara karşı etkin tavır almaya, İsrail’in ve ABD’nin tüm uluslararası hukuku hiçe sayarak artan saldırganlığını sona erdirmek için süratle harekete geçmeye çağırıyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İDSB