Basın Açıklamaları
Tunus’ta Karanlık Eller Devrede
Dost ve kardeş ülke Tunus’ta yaşanan elim darbe hadisenin müsebbiplerini ve içerde ve dışarda kışkırtıcılarını şiddetle kınıyor ve tel’in ediyoruz. Anayasal meşruiyeti bulunmayan, anayasa maddelerinin çarpık yorumlanarak meclis iradesine ket vuran, demokratik süreci askıya alan hiçbir darbe girişimi kabul edilemez.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, “Ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşullar” bahanesi ile Tunus anayasasına tamamen aykırı bir şekilde meclisin tüm yetkilerini dondurarak, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya alması ve meclisi feshetmesi, yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkarma gerekçesiyle başsavcılık görevini de üstlenmesi millet iradesine vurulmuş bir darbeden başka bir şey değildir.
Darbeye bahane edilen bu olağanüstü koşullar, her darbecinin müracaat ettiği bayat söylemlerdir. BAE yandaşı partilerin öncülüğündeki grupların başkentte sokaklara dökülüp olaylar çıkarması hiç şaşırtıcı değildir. Halkın ezici bir teveccühü ile iktidara gelmiş Nahda Hareketi’nin binalarının basılması, binalarda bulunanlara taşlı-sopalı saldırılar düzenlenmesi kabul edilemez. 2019 seçimlerinden bu yana Nahda Hareketi’ne karşı tutumu ile bilinen Cumhurbaşkanının hükümetin icra kabiliyetini sekteye uğratmak için elinden geleni yapması, gerekse yurtdışı fonlu sosyal medya hesaplarından organize olarak sokağa çıkma ve iktidara karşı gösteri yapma çağrısı yapılarak muhalif parti taraftarlarının ülke çapında taşkınlık yapmaları ve bu şekilde darbeye giden yolun taşlarının döşenmesi dikkat çekicidir. Böyle bir durumda bırakın darbe yapmayı en tabi olarak millet hâkimiyetinin temsilcisi meşru hükümete destek vermek, iç ve dış mihrakların müdahalelerini kesmek gerekmez mi?
Her mel’un teşebbüste olduğu gibi “bakalım bizim çocuklar bu işi kotarabilecekler mi?” diye bekleyenler olduğunu tahmin etmek zor değil. Biz bu filmi hem kendi ülkemizde hem diğer ülkelerde pek çok kez, özellikle de son 20 yılda çok defa izledik.
İslam ülkelerinin yaşadığı hemen tüm krizlerde olduğu gibi bu krizde de halkın özgür iradesiyle seçilmiş bir hükümetin, Tunuslu kardeşlerimizin birlik ve beraberliğinin, sömürüye karşı duruşlarının, kendi iradelerini kullanmalarının hedef alındığını görmekteyiz.
Müslüman topraklarını arka bahçeleri olarak görenlerin, içimizde bıraktıkları ve yetiştirdikleri işbirlikçileri aracılığıyla her türlü mel’aneti denemekten çekinmeyeceklerini bu son krizde bir kere daha müşahede ediyoruz.
Darbe girişiminin ardından Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi’nin, demokratik olarak seçilmiş parlamento ve hükümetin halen görevinin başında olduğu; halkı, demokrasiyi yeniden tesis etmek için barışçıl bir şekilde mücadele etme yönündeki bildirisini destekliyoruz.
66 ülkede 354 STK üyesiyle İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği olarak Tunuslu kardeşlerimizin, bu imtihanın da üstesinden geleceklerine inanıyoruz. Diğer Müslüman ülkeler ve hususen bölge ile güçlü tarihi bağları bulunan Türkiye, Tunus’un ve kardeş Tunus halkının yanında yer almaya devam etmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.