2. Uluslararası STK Fuarı

Faaliyetler

2. Uluslararası STK Fuarı

2. Uluslararası STK Fuarı

İslam Dünyası STK’ları Birliği (İDSB), Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın (TGTV) iş birliğinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren  “2. Uluslararası STK Fuarı” 09-10 Aralık 2017 tarihleri arasında İstanbul Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezinde icra edildi.

35 ülkeden 163 kurum stand açarak katılım sağladı. Önemli sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Başbakanlık AFAD, Kızılay, Diyanet Vakfı, YTB, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, AA gibi hariciyenin önemli aktörlerinin de yer aldığı Uluslararası STK Fuarı’na İslam İşbirliği Teşkilatı, Körfez ülkeleri insani yardım kuruluşları gibi uluslararası paydaşlar da iştirak ettiler.

Cumartesi-Pazar, iki gün süren STK Fuarına katılan kuruluşlar bu amaçla kurumlarını ve yaptıkları faaliyetleri tanıtan Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak hazırlanmış broşür, kitapçık vs. dokümanların yanında, görsel ve işitsel araçlardan oluşan medyaları da gerek katılımcı diğer kuruluşlar gerekse fuar ziyaretçileriyle paylaşma imkanı buldular. Kurumlar arasında iletişim ve sürdürülebilir proje işbirliğini gerçekleştiren fuarımız iki gün boyunca on binden fazla ziyaretçi ağırladı.

İDSB Genel Sekreteri Ali Kurt ve TGTV Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Av. Hamza Akbulut’un birer açılış konuşması yaptığı Fuarın açılış törenine eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli ve Nurettin Nebati ile uluslararası sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve geniş bir davetli kitlesi katıldı.

Yenikapı Gösteri Merkezi’nde iki gün boyunca süren fuarın açılış konuşmasında İDSB Genel Sekreteri Av. Ali Kurt, birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu içinde bir araya gelindiğine değindi.

Kurt, İslam dünyası olarak önümüzde çok zorluklar bulunduğunu ancak bu engelleri birlik ve beraberlik içerisinde aşabilecek bir potansiyele sahip olduğumuzu dile getirerek, birçok ortak noktaya sahip tevhit dininin mensuplarının, kadim medeniyetin temel dinamiklerini yeniden tesis etmek ve değerlere sahip çıkmak zorunda olduğunu ifade etti.

Gerek İDSB’nin gerekse de TGTV’nin bu istikamette şekillenen hizmet hareketleri olduğunu dile getiren Genel Sekreter, şöyle devam etti:

“Fuar vesileyle 63 farklı ülkeden üç yüzü aşkın üyemiz arasında bir tanışma, sinerji ve etkileşim oluşturmayı ve işbirliği hedefliyoruz. Kuruluşlarımız fuar boyunca kendi faaliyetlerini tanıtabilecek ve bilgi birikimlerini, tecrübelerini diğer ülkelerdeki kardeş STK’lar ile paylaşabilecek ve benzer amaçlı diğer STK’ların faaliyetlerinden de birinci elden bilgi sahibi olabileceklerdir. Bu bir kardeşlik yürüyüşüdür, birlik seferberliğidir. Bizler birbirimizi tanımalı, aramızda dayanışma, paylaşma, yardımlaşma ve iş birliği içerisinde sürdürülebilir projeler ve mekanizmalar geliştirmeliyiz. Kendi bahçemize sahip çıkmaya hem muhtaç hem mecburuz. Bu noktada 2. Uluslararası STK Fuarı’nı, dünyanın muhtelif bölgelerinde birinden değerli faaliyetlerde bulunan sivil toplum kuruluşlarımızı istişari bir zeminde içinde bir araya getiren önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Bu etkinlik vesilesiyle İslam dünyanın hemen her bölgesinden 160’ı aşkın sivil toplum kuruluşu arasında ciddi bir iş birliğini hedefliyoruz.”

Katılımcıların fuar boyunca proje ve faaliyetlerini stantlarında diğer katılımcılarla paylaşma fırsatını yakaladığını, diğer yandan da değişik ülke, bölge ve sektörel konularda düzenlenen çalıştaylarda da bilgi birikimlerini, kurumsal tecrübelerini diğer kuruluşlarla paylaşabildiğini aktaran Kurt, etkinlikle sivil toplum merkezli konuların da panellerle ele alındığını vurguladı.

Ali Kurt, İslam dünyasının başta Kudüs olmak üzere, Suriye, Irak, Arakan, Keşmir, Doğu Türkistan, Yemen, Mısır, Afrika ve Balkanlar gibi değişik bölgelerdeki gelişmelerin değerlendirilme imkanı bulunacağını dile getirerek, “Geleceğimizin şekillendiği bu kritik dönemde coğrafyamız üzerinde oynanan tüm bu oyunları bozmamız ve tehditlere karşı direnebilmemiz, bu ümmetin aynı maksat, aynı hedef istikametinde bir araya gelmesine bağlıdır.” dedi.

Bu noktada bir asra yakın işgal altında ve her türlü hukuksuzluğa sahne olan İslam dünyasının ilk kıblesi olan Kudüs’ün ABD tarafından “İsrail’in başkenti” olarak tanınmasını asla kabul etmediklerini dile getiren Kurt, şöyle devam etti:

“Uluslararası hukuka ve BM’nin bugüne kadar aldığı tüm kararlara ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine tamamen aykırı olarak yapılan bu girişimin telafisi imkansız sonuçlar doğuracağı açıktır. 1900’lü yılların başından bu yana giderek katmerleşen bu işgal hareketi sadece Ortadoğu’yu değil, tüm dünya barışını tehdit etmekteyken atılan bu son adım açıkça ateşle oynamaktır. Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa bizimdir ve ebede kadar böyle kalacaktır. Kudüs, bize sadece Efendimizin değil, Hz. İbrahim’in, Hz. Davut’un, Hz. Süleyman’ın, Hz. İsa’nın emanetidir ve bu ümmet omzuna yüklenen bu Peygamber emanetine sahip çıkacak kudrettedir. İslam ümmeti bu oldu bitti karşısında asla sessiz kalmayacaktır. Bütün uyarılara rağmen gelinen bu noktada İslam Dünyası STK’ları Birliği olarak, uluslararası etkili karar alma mekanizmalarını bir an evvel bu haksızlığa ve işgal politikasına açıkça karşı çıkmaya, gereken her türlü tedbiri almaya davet ediyoruz.”

TGTV Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Hamza Akbulut da yaptıkları çalışmalara değinerek, vakıfların önemine ilişkin bilgi verdi. Akbulut, Osmanlı döneminde akla gelebilecek her alanda vakıflar kurulduğunu dile getirerek, Kur’an-ı Kerim’de, ayet ve hadis-i şeriflerde vakıf kurulmasına yönelik teşvikler olduğunu söyledi.

“Bizim medeniyetimiz vakıf medeniyetidir.” diyen Akbulut, medeniyetin bir inancın, düşüncenin kurumsallaşarak toplum tarafından yaşanması olduğunu aktardı. İnsanların vakıf kurmasına ebedilik idrakinin sebep olduğunu belirten Akbulut, yardımlaşma ve paylaşma duygusunun da insanları vakıf faaliyetlerinde bulunmaya teşvik eden önemli bir sebep olduğunu ifade etti.

Akbulut, “İnşallah bundan sonra Cumhuriyet döneminde de tarihimizde olduğu gibi güzel vakıflar, eserler bırakacağız. Milletimiz bu konuda çok arzuludur. Günümüzdeki vakıfların sayısı henüz daha yeterli sayıda değildir. 5 bin civarında vakfımız vardır ki Osmanlı ile mukayese ettiğimiz zaman bu sayı çok az kalır. Bugünkü vakıfların bazı problemleri var. Yeterli mal varlığına sahip vakıfların kurulması lazım. Bu şekilde kurulmuş vakıflarımız fazla sayıda değil. Çünkü eğer yeterli mal varlığına sahip olan vakıf kuramazsanız o zaman işletme giderleri, kira, personel gideri bunların giderlerinin karşılanmasında güçlük çekildiği gibi amacına uygun hizmet yapmak da mümkün olmamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’deki vakıfların ABD ve Avrupa’daki vakıflarla kıyaslandığında hem sayı hem de bütçe olarak geride kaldığını aktaran Akbulut, “Onlar bu yüksek bütçelerle dünyanın her tarafından okullar açıyorlar. Amaçlarını gerçekleştirmek için dünyanın her tarafında bu vakıfların faaliyetleri var. Bizim de köklü, amacına uygun işler yapabilecek, güçlü vakıflar oluşturmamız gerekmektedir.” dedi.

Yurtiçi ve yurtdışından katılımcıların yaptığı diğer açılış konuşmalarını takiben fuar alanının açılışı gerçekleştirilerek stantlar ziyaret edildi.